Haaarika bir video ile karşınızdayım. Bir önceki yazımda Sokrates’in çevik koç olarak nasıl bir figür olacağını birlikte değerlendirmiştik. Şimdi de çevik koç arayışımıza Vedat Milör ile devam ediyoruz. 🤪
Vedat Milör takip ettiğim ve yönlendirmelerine değer verdiğim biri. İnstagram videoları da radarımda tabii. Bir çevik koç olarak eğitimlerimde dahi kullandığım bir videosunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Vedat Milör’e, “En iyi çevik yöntem hangisidir?” diye sormuşlar. O da şöyle cevap vermiş:
Farketmişsinizdir, cevabını şarap üzerine verdi. Siz şimdi bu şifreyi kırın ve şarap yerine “agile” dediğini varsayın ve bir daha izleyin. 👍
İyi şarap diye bir şey yoktur!
Kime göre, neye göre? İyi şarap diye bir şey olmadığı gibi en iyi çevik yöntem şudur diyebileceğimiz bir yönlendirme de yapamayız. Neden mi?
Yaptığımız iş, bulunduğumuz ortam, kişilerin motivasyonu, ürettiğimiz çıktının özellikleri, sahip olduğumuz zevkler, alışkanlılar, değerler, tecrübemiz, yeteneklerimiz, yeteneksizliklerimiz kısacası heeerşey hangi çevik yöntemin bize daha uygun olduğunu belirleyici faktörlerdir. Her takımda, şirkette, toplulukta farklılık gösterecektir. Ve bu çok normaldir.
Anketler, gözlemler, alışkanlıklar genellikle ilk Scrum’ı önümüze çıkarır. Evet oldukça popüler. Kitapçığı da minicik, anlaması da kolay. Ama iş uygulamaya gelince çook zor olabilir. Siz siz olun, Scrum çerçevesi ve sunduğu kuralları, sahip olduğunuz değerlere göre değerlendirmeden bodozlama scrum’a dalmayın.
Bu uyarıyı özellike yapmak istedim. Uzmanların önerisi, anketlerin şampiyonu oldu diye size uygun olacak diye bir çıkarım yapılmamalıdır. Sonra suçlu Scrum olur, “çeviklik bize göre değilmiş” yanılgısına düşersiniz. Sırf bu hataya düşenler, kötü uygulamalara maruz kalanlar yüzünden “Çeviklik öldü zaten ya”cılar çıktı. Neyyyseee!!!…
Farklı bir soru sorarak örneklendireceğim. Yemek yerken kaşık mı kullanmayı tercih edersiniz, yoksa çatal mı? Ne yiyeceğimize göre değişir değil mi? Çorba içeceksek kaşık çok yardımcı olacaktır. Spagetti yiyeceksek çatal ve kaşık birlikte kullanılması tercih edilebilir. Antrikot yiyeceksek çatal ve et bıçağı gerekebilir. Ne yiyeceksek ona uygun bir aracı tercih etmek işi kolaylaştırcaktır. Araç seçiminde ne yiyeceğimiz tek parametre olmayabilir. Kiminle yiyeceğimiz, hatta nerede yiyeceğimiz de bu seçime etki eder. Yeni tanıştığımız kişilerle bir balık restoranında balığı çatal bıçakla yemeği tercih ederken, evde ailemizle aynı balığı ellerimizle yemeği tercih edebiliriz. Afiyet olsun. 🤩
Önemli olan bize uygun olanı bulmaktır. Uygun olanı bulmak yetmez, kendimize uyarlamak ve sürekli yöntemi iyileştirmek gerekir.
Bu bir yolculuk.
“Daha yeni başlıyorsunuz veya bir yerlerindesiniz. Daha zevkiniz çok değişecek. Süreçten zevk alın.” diyor sevgili Vedat Milör. Bir dönüşüm süreci daha güzel anlatılamazdı.
Dönüşüm süreci hiç bir zaman bitmeyecek bir yolculuktur. Sürekli bir değişim dönüşüm içerisinde olacağız. Dünya düzeni hep böyle. Bu sürecin sürdürülebilir olması için keyif alacağımız bir ortamda olmamız gerekir. Süreci eziyete çevirmenin hiçbir manası yok.
Sürekli adapte olma kaslarımızı geliştirmeliyiz. Yani bir kere değiştim dönüştüm daha da dönüşmem demeyin. Çünkü daha yolun başındayız veya bir yerlere geldik. Daha önümüzde uzuun bir yol var. Yolda fikirlerimiz, çevremiz, alışkanlıklarımız, zevklerimiz defalarca kez değişecek. Kesin bilgi, de-ği-şe-cek. Eğer yola devam etmek istiyorsak bunu kabul etmemiz, bu değişikliklere nasıl adapte olacağımızı öğrenmemiz lazım.
Yol aldıkça olgunlaştığınızı, büyüdüğünüzü, geliştiğinizi, bilgi ve bakış açınızın genişlediğini hissedeceksiniz. İnanın bu his, harika bir motivasyon kaynağıdır. Kendinizle ve yaptıklarınızla gurur duyacaksınız.
Kendi zevkinizi geliştirmeniz, denemeniz lazım.
Önce kendinizi bilmeniz kendi zevkinizi ihtiyacınızı keşfetmeniz lazım. Zamanla birlikte zevkiniz ihtiyacınızın değiştiğini de göreceksiniz. Bu değişime göre adapte olup sürecinize yolculuğunuza devam edeceksiniz. Belki farklı yöntemlere yöneleceksiniz. Kendi doğrunuzu bulacaksınız.
Büyümek, evrimleşmek, gelişmek, olgunlaşmak, değişmek, adapte olmak için denemek lazım. Neyin size iyi geldiğini ancak bu yolla bulabilirsiniz. Neyin size kötü geldiğini ancak bu yolla öğrenebilirsiniz. O mu bu mu diye sonuca ulaşmaksızın günlerce kafa patlatmaktansa, random birini seçip devam etmek, çok daha fayda sağlar. Seçim hatalı olsa bile en azından hızlıca hatayı keşfetmenize yardımcı olur. Fail fast yani. E biraz da cesaret yani.
Bu deney ortamında sürekli gözlem de yapmak gerekir. unutmayın değişen dünyada sizler de değişiyorsunuz. Önceden size iyi gelenin hala iyi gelip gelmediğini de arada sorgulamakta fayda var.
İyi gelen hala iyi geliyorsa, daha iyi nasıl olabilir diye de challange atmak da çok iyi gelecektir. (Bkz: Shu Ha Ri)
(Bkz: Kaizen)
Başkalarına bu konuda güvenmeyin!
Kendi kendine karar vermek, kendine uygun olanı seçmek sizce kolay mı, zor mu? Buna cevabınız ne olursa olsun, tercihizin hep kararı kendinizin vermesinden yana olsun. Karar almak zor olsa bile kolaylaştırmak için çabalamanız lazım. Yoksa çeviklikten uzaklaşırız. Önemli olan kaliteli ve sürdürülebilir şekilde hız kazanmaktır. Bunu sağlamının yollarından biri de bize uygun olanı kendi kendimize seçebilmemizdir. (bkz:Self Managed)
Tüylerimi diken diken eden bakış açıları:
“Şu şirket bunu yapıyor, biz de yapalım.”
“Danışman şunu dedi, mutlaka yapılsın.”
“Bize çok uygun değil ama o kadar para verdik, Yapmazsak, boşa mı para harcadınız derler. Mecbur yapacağız.”
Elbette fikir alışverişi yapmak harikadır. Deneyimleri dinlemek hız kazandırır. Burada, körü körüne sırf biri öyle yapmış/söylemiş diye, sorgulamadan tartmadan direk aynısını yapmaya kalkışmak hatalıdır demek istiyorum.
Başkasının Validasyonu Önemli Değil
Başkasının validasyonu önemli değil. İhtiyacınız yok. Zaten doğru da değil. Başkasında çalışan, onun için doğru olan sizin için de doğru olacak diye çıkarım yapılamaz. Dave Thomas‘ın “Hindilerin sana ne yapacağını söylemesine izin verme.” demesi gibi. Herkesin kararı kendine göre, kendi zevkine göre, isteğine ve dinamiklerine göre olmalıdır.
Dave Thomas, GOTO 2015 Amsterdam konferansı konuşmasında şunları söylüyor:
“Bazı insanlar kendilerinin önemli olduğunu düşünürler. Bu kişilerin size ne yapacağınızı söylemelerine izin vermeyin. Onlar neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, kuralların ne olduğu söyleyip dururlar. Ama her kural, her durum, kendi içinde değerlendirilmelidir. Hiç bir kural evrensel değildir.” Konuşmasını izlemenizi tavsiye ederim. Verdiği örneklerle çok daha açıklayıcı bir dunum yapıyor.
En ikna edici uyarıyı da es geçmeyelim. Vedat Milör’ün videonun başında dediği gibi çok para harcarsınız, aman! Başkalarının değil, kendi doğrularınızla verdiğiniz kararlar çok daha kaliteli para harcamanıza yardımcı olacaktır.
Bir Çevik Koç Olarak Vedat Milör
Bazen sayfalarca yazmaktansa, saatlerce anlatmaktansa metaforlar kullanmak çok daha etkili olur. Vedat Milör’ün bu videosu da çevik yolcuğun ideasını kısacık ama nokta atışı vurgularla anlatıyor. İlk izlediğimde “bunu eğitimlerde mutlaka paylaşmalıyım” demiştim. Neredeyse her eğitimimde katılımcılarla paylaşıyorum. Bu sefer de bloğum vasıtasıyla siz okuyucularımla paylaşmak istedim.
Ne dersiniz? Vedat Milör’ü çevik koç olarak işe almak ister misiniz?
İlkim Dilara KADAKALOĞLU
d.
İlk Yorumu Siz Yapın