İçeriğe geç

Bir Çevik Koç Olarak “Sokrates”

Uzun bir süredir zamanımın büyük bir kısmını felsefe üzerinde araştırma yaparak, bol bol podcast dinleyerek, felsefi akımları anlamaya çalışarak ve farklı bakış açılarından bakabilmeyi öğrenerek geçiriyorum. Bu deneyimin, çevik koç luk reflekslerimin çeşitlenmesi üzerindeki etkisine inanamazsınız.

Koçluk yapan herkesin benzer bir deneyim yaşamasını tavsiye edip, sizlere belki minik bir başlangıç olabilmesi için sizleri Sokrates ile tanıştırıyorum.

Sokrates, M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış, batı felsefesinin temel taşlarından biri olarak kabul edilen antik Yunan filozofudur. Sorgulayıcı yöntemleri ve etik üzerine düşünceleriyle bilinen Sokrates, insanları sürekli olarak sorgulamaya ve kendi bilgilerini keşfetmeye teşvik etmiştir. Onun felsefi yaklaşımı, günümüzde çevik koçluk gibi disiplinlerde bile derinlemesine bir etki yaratabilir.

Agile dünyada koçların rolü, ekipleri yalnızca yönlendirmek değil, aynı zamanda onlara düşünmeyi öğretmek, kendi yollarını bulmalarını sağlamak ve sürekli gelişim için ilham vermektir. Bu bağlamda, tarihin en büyük düşünürlerinden biri olan Sokrates’i çevik koç olarak hayal etmek ilginç bir düşünce deneyi bence. Sokrates’in çevik koç olarak nasıl bir figür olacağını gelin birlikte değerlendirelim.

Sokratik Yöntem ve Çevik Koçluk

Sokrates, hiç bir zaman bilgiyi doğrudan vermeye, öğretmeye çalışmamış. Karşısındaki ile bir dialog halinde düşünceyi/fikri tartışmış, sorgulamış, doğru ve mantıklı soruları sormuş. Dialog bir süre sonra karşısındaki kişinin de benzer sorgulamaları yapması ile düşüncelerin berraklaşması sağlanmış. Böylece fikirler körü körüne benimsenmeden, üzerine düşünülmüş bir hal alırmış. Biz günümüzde bu tekniğe “Sokratik Yöntem” diyoruz.

Bu teknik bir çok çevik koça tanıdık gelmiştir diye düşünüyorum. Çünkü koçluk yaptığımız seansların neredeyse tamamında bu tekniği uyguluyoruz. Ekipleri doğru yola yönlendirmek için sorular sorar, ihtiyaçlarına uygun olanı kendilerinin tespit etmesini sağlar, ekip üyelerinin kendi iç görülerini keşfetmelerine yardımcı oluruz.

Sokrates’in bu yöntemle bireylerin kendi bilgilerini ve farkındalıklarını artırması, koçluğunun özünü oluşturur.

At Sineği Metaforu ve Çevik Koç

Sokrates kendini Atina’nın “at sineği” olarak tanımlar. Pazar yerinde, sokaklarda gezinirken etrafındakilere sürekli soru sorarak onları uyandırmaya, harekete geçirmeye ve doğru bildiklerinin yanlış olduğunu farkettirmeye çalıştığı için bu tanımı yapar. Ancak bunu bazen rahatsız edici bir şekilde yaptığı için de çoğu zaman dışlanmıştır.

Çevik koçlar için de benzer bir metaforu kullanabiliriz. Ekipleri rahatsız edici sorularla ve zorluklarla karşı karşıya bırakarak onları konfor alanlarından çıkarmaya çalıştığımız zamanlar olur. Uzun vadede ekiplerin daha iyi performans göstermelerine ve daha güçlü bir yapı oluşturmalarına yardımcı olabileceği amacıyla bunu yaparız.

Aman Dikkat! Her şeyde olduğu gibi fazlası zarar.

At sineği rolüne fazla kaptırmak, kişileri konfor alanından çıkarmak yerine, güven kaybına, moral bozukluğuna ve bıkkınlığa yol açabilir. Kabul edelim bazen dozunu ayarlayamıyoruz. Eğer tarzınız bu yöne yatkınsa, koçluk hakkındaki geri bildirim mekanizmalarınızı sıkı tutmakta fayda var. “Koçluk nasıl gidiyor? Dialoglarımızdan fayda sağlıyor musunuz? Çok mu zorluyorum?” gibi net sorulara net cevaplar isteyebilirsiniz. Yine de dengeli bir tarza sahip olmaya çalışmak en doğrusu tabi. 😉

Pratikten Uzaklaşma, Yavaşlama, Çevik Kal

Sokrates’in yaklaşımı, teorik tartışmalara ve soyut kavramlara derinlemesine odaklanır. Çevik olmak zorunda olduğumuz bu dünyada karar alma hızımızın ne kadar kritik olduğu malum. Teorik tartışmalar içinde olalım tabii ki ama kaybolmayalım. Teoriyi pratiğe dökme reflekslerimizi de geliştirelim.

Sokrates ahlak felsefecisi olarak da bilinir. Ahlak ve erdemli bir hayat sürmek hakkındaki görüşleri ve tüm bu görüşlerini yaşantısına uygulaması ile dikkat çekmiş bir filozoftur. Nitekim Sokrates’in bu düşüncelerini kendi hayatına uyarlamasındaki hızı gibi, tartıştığımız teorileri denemek ve içselleştirmek üzere bir an önce yola koyulalım ki çevik kalabilelim.

Deneysellik üzerine oturmuş Scrum’ı düşünün.

Dave Thomas’ın dediğini hatırlayın (Agile is Dead – Pragmatic Dave Thomas – GOTO 2015)
“What to do:
Find out where you are,
Take a small step towards your goal,
Adjust your understanding based on what you learned,
Repeat”

Agile Manifesto ve Sokrates

Sokrates’in gerçekte var olup olmadığı bazı kesimlerce bir tartışma konusudur. Çünkü diğer düşünürlerin aksine, Sokrates’ten günümüze ulaşmış hiçbir yazılı kaynağı bulunmamaktadır. Kendi öğretilerini, düşüncelerini kaleme almamış, yazıya dökmemiştir. Biz onun varlığını, yaşamını ve öğretilerini ancak onun öğrencilerinin yazdıklarından çıkarabiliyoruz. (bkz:Platon – Sokrates’in Savunması) Hatta öyle ki, bu durum Sokrates’in hiç var olmadığına, öğrencileri kendi söyleyemediklerini Sokrates diye bir karakter yaratarak ona söylettiği düşüncesine bile yol açabiliyor.

Gelelim bu durumun çevik manifesto ile ilişkisine. Bir taşla iki kuş vuracağız şimdi. 👇

Sokrates neden hiç yazmadı? Çünkü bireyler ve etkileşimlere çok daha fazla değer veriyordu. Sokratesin ne kadar sorgulayıcı olduğunu hatırlayın. Her gördüğüne, her konuda ne, neden diye sorular soran bir adam. Eğer düşüncelerini veya herhangi bir şeyi kağıda yazarsa, o yazılan şeye soru sorulamayacak, kağıt cevap veremeyecekti. Sokrates için önemli olan karşılıklı olarak diyalog kurmaktı. Bu yüzden de etkileşime ve diyaloğa giremeyeceği kağıt ile bir ilişki kurmadı.

Çevik manifestonun bir başka maddesine geçiş yapalım. “Çalışan bir yazılım, kapsamlı bir dokümantasyondan daha değerlidir.” Sokrates eğer kağıda kaleme sarılsaydı belki de bugüne kadar adı duyulmuş bir düşünür olarak bilinmeyecekti. Onu Sokrates yapan ögelerden biri de sorgulamaya, diyaloğa ve etkileşime bu denli değer vermesiydi. Ama çevik manifestonun bu maddesi için ben daha farklı ve bence daha kritik bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Biraz da tersten bakalım. Çevik dünyamızda oldukça yanlış anlaşılan bir dokümantasyon meselesi var maalesef. Kısacık bir serzeniş yapmak isterim. Sokrates’in varlığını dahi sorgulatan şey, elimizde bir dokümanı olmayışıdır. Bilmem anlatabildim mi?

Agile Manifesto

Bir Çevik Koç Olarak Sokrates

Farklı bir deneyim olacağını söylemiştim. 😉 Kendisi ile bir dialog kuramasam bile bir çevik koç olarak onun hayatı, yöntemleri ve savunması hakkında öğrendiklerim, beni farklı birçok bakış açısı ile düşünmemi sağladı. Bu yazıda Sokrates hakkında en bilinen, çeviklik ile düşünüldüğünde akla ilk gelebilecek özelliklerini yazdım. Belki sizlere de bir başlangıç olur. Eğer derine inerseniz sizlerin de benim kadar etkilenip fayda sağlayacağınızdan eminim.

Ne dersiniz? Sokrates çevik koç ilanınıza başvursa onu işe alır mıydınız?

İlkim Dilara KADAKALOĞLU
d.

 

Bir Çevik Koç Olarak “Vedat Milör”

 

Kategori:AgileAgile CoachLiderlik

İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

    %d blogcu bunu beğendi: